15 Aralık 2007 Cumartesi

Uzun bir aradan sonra yazmak ancak nasib oldu... Bayramdan sonra yazarım diyerek bayram tatiline çıkmıştım ama bayram ve sonrası bizim için biraz zor geçti.. Aslında "geçti" kelimesi biraz yanlış oldu. Hala da geçmiş sayılmaz.. Bakıcımız "bak bayramda hasta etme çocuğu "diyerek arife günü hazırlanmış eşyaları ile birlikte teslim etti Atikeciği... Çünkü kadıncağız dertli . Bütün hocaların çocukları her tatil dönüşü akan bir burun ve bir poşet ilaçla bakıcılarının eline teslim ediliyor.. O yüzden kadıncağız bütün hocalarla birlikte beni de sıkıca tenbihledi çocuğu hasta etmemem için.. Ama ilginçtir ki daha bayram bile olmadan arife gününün gecesinde Atikeciğim ateşlenmeye başladı... Geceyi calpol vererek geçirdik.. Ertesi günü de annemlere bayramlaşmaya gittik.. Atike iyice kötüleşince hastaneye gidip 5 iğne ve sair ilaçlarla birlikte geri döndük.. Kan tahlili sonuçları da pek iç açıcı değildi... Daha ateş yapar, dikkatli olun dedi doktorumuz.. Eve geldikten sonra 3 saatlik uğraşı sonucu ateşi düşürülemeyen Atike tekrar acile götürüldü.. Çok ağladı yavrum, hemşire ablası onu her suya tuttuğunda.. Bir kaç dakikada bir suya tutulduğu da hesaba katılırsa hiç susmadan ağladığı da söylenebilir... Neyseki ateşini düşürdüler hastanede ve biz de evimize geri döndük.. Bayramı ateşli ve hasta geçirdik.. Kontrole gittiğimizde hala iyileşmemişti ve yine antibiyotik ve sair ilaçlarla geri döndük.. Bir hafta sonra gelirsiniz dedi ama daha bir hafta dolmadan Atike iyiye doğru değil, kötüye doğru gittiği için ve yine ateşi çıktığı için artık başka bir doktora götürdüm bu doktor da bir poşet iğne ile birlikte beni geri gönderdi. Yarın iğneler bitecek ama Atike'nin sesinde hala bir hırıltı var, hala burnu akıyor ve hala öksürüyor.. Bebek büyütmenin ne kadar zor olduğunu iliklerime kadar hissediyorum son günlerde.. Nasıl iyileşecek bilemiyorum. Dahası kış yeni başlıyor, kış bitene kadar daha ne kadar hastalanacak ve daha ne kadar ilaç kullanacağız? Bunları düşündükçe iyice bunalıyorum..


S5001017.JPG( www.negatif.com )
Hastalıklardan başka da haberlerimiz var. Atike uzun zamandır koltuklara tutunarak durabiliyor.. Ama ben bir türlü yazamadım.. Bu sıralar sıralamaya da başladı... Çok hali olmasa da yine de hemen tutunup kalkıp, gezmeye çalışıyor.. Bebek işte!!!!!!.. Yatsa, dinlense de iyileşse olmaz:)

S5001016.JPG( www.negatif.com )

9 Aralık 2007 Pazar

Atike'nin maceraları 2

Atike'nin yeni gözdesi tv sehpamız... Dişine dokunur bir tırmanma aracı.. Bu günlerde tırmanıp ayağa kalkma işi ile meşgul kızım.. Ama boyundan büyük işlere hiç kalkışmıyor.. Kendine göre minik hedefler belirliyor.. Onları yaptıkça bir sonraki hedefe geçiyor.. Mesela birinci çekmeceye tutunuyor, kendini sabitledikten sonra ikinci çekmeceye geçiyor, orda da başarılı olduktan sonra üçüncü çekmece.. Televizyonun sehpası da bu anlamda onun işine çok yarıyor.. Tutunup güç almasını sağlayan alçak kollar var onlardan güç alarak yavaşça ayağa kalkıyor.
Evet tutundum.. Şöyle bacaklarımı yavaş yavaş altımda toplayayım bakayım...



Tüh yakalandım... Biliyorum şimdi beni geri çekip alacak yaaaaa...... En iyisi ben geri döneyim.. Annemin görmediği bir an yine buraya geliveririm ben...:)




Annecim yaaa neden böyle yapıyorsun ki... Ben bebeğim ve kendimi geliştirmek zorundayım.. ne zaman ayağa kalkmaya çalışsam arkamda bitiveriyorsun.... ben tırmanmak, ayağa kalkmak, keşfetmek, atmak,tutmak,ısırmak,yalamak istiyorum yaaaa.....




Annem ortalıklarda yok hemen hızlıca emekleyip televizyonun altına konuşlanıyorum.. İşte o görene kadar ayağa bile kalktım:) yaşasın, yaşasın, yaşasın.....





Eyvah yine yakalandık.... Tamam annecim bak iniyorum işte.. Yavaşçacık.. Bak kendime hiç zarar vermiyorum annecim...





Offf yaaa, bu bebek olmak çok zormuş... Tamam çıktım işte.. Geliyorum annecim...








6 Aralık 2007 Perşembe

hastalandık...

4-5 gündür Atike'de şiddetli bir ishal var.. Öyle ki günde 6-7, bazen daha fazla olan, her seferinde bezinden dışarı çıkan, ve bu yüzden her seferinde bütün giysilerimizin değiştiği bir ishal bu..

Diğer iki dişi çıkarken de böyle olduğu için bir süre beklemeyi uygun buldum ama geçmedi, bir türlü geçmedi.. Gece de bir kaç kez yapılan kakalar üzerinin de değişmesiyle birlikte Atike'nin uykusunu iyice açtı ve her kaka anneciğin 1 saatlik uykusuna mal oldu..

Bütün bunlara sıkıntıyı, acıları, mızıldanmaları, ağlamaları eklemiyorum bile.. Onlar zaten diş çıkarmanın olmazsa olmazları...

Pazartesi hem aylık kontrolümüz için ve bir türlü bitmeyen ishalimizin gerçekten dişten mi kaynaklandığını öğrenmek için doktorumuzun yolunu tuttuk.. Doktorumuz bunun normal olduğunu , diş çıkarmanın belirtileri olduğunu söyledi ve ishalinin dinmesi için de ilaç verdi... Ama bu 4-5 günlük ishal bir ayda aldığımız bütün gramları(!) süpürüvermiş... Kızımın kilosu bir önceki aya göre -90 dı.. Ama sevindirici yönden bakarsak 2 cm de uzamıştı....

İki günde ne değişti? Doktorumuzun verdiği ilaçları kullanarak kaka sayısını 4 e indirdik.. Bu sayıya doktorumuz "normal" dedi.. Ama kızımın yüzü iyice küçüldü:( Bir de dişi dolayısıyla çektiği acılara öksürük eklendi.. Tabi bugün tekrar doktorumuzun yanına gittik.. Bu sefer de öksürüğü için.. 3 tane iğne verdi.. Bir de balgamını sökmesine yardımcı olmak için şurup.. Duam kızımın çektiği acılarının biran önce bitmesi... Sesi de kısıldığı için ağlaması o kadar garipleşti ki o ağladıkça ben de ağlayacak hale geliyorum... Dün anneannnemizi çağırdık hastayız diye o da sağolsun dedemizi de yanına alıp gelmiş.. Biraz dedenin, biraz anneannenin kolunda gezerek canının sıkıntısını gidermeye çalışıyor Atikecik.. İnşaallah biran önce çıkar dişleri de sıkıntısı biter kızımın....(Amin...amin...amin...)

1 Aralık 2007 Cumartesi

Atike'nin maceraları 1

Atikecik artık iyice büyüdü.. Emeklemesi hızlandı..
Bunu da fırsat bilip keşif merakını gidermeye çalışıyor.. Annesi odadan çıkar çıkmaz yasak bölgelere hızlıca emekleniyor ve orada neler olduğu iyice(!) inceleniyor... Bu aralar ki gözdesi koltuk ile kitaplık arasında kalan bu ufacık aralık.. Fırsatını bulur bulmaz hemen bu aralığa girip karıştırmaya başlıyor.. Kolunun uzandığı raftan kitapları tek tek indiriyor.. Tadına bakıyor,yalıyor, inceliyor.
İşte bu da uzanmasını gösteren bir kare.... O minicik elleriyle kitapları tek tek alışı var ki görülmeye değer.. Bazen kapının arkasına saklanıp onu izliyorum.. Kitap kurdu olacak benim kızım galiba... Üniversitedeki bir hocamız okumaya vaktiniz olmayınca en azından kitapları koklayın, iyi gelir derdi.. Ben de bir süreliğine olsa da izin veriyorum kitaplarla oynamasına. Bilinç altına yerleşir inşaallah kitap sevgisi..

Yalnız kaldığında oyuncaklarıyla çok güzel oynuyor benim kızım.. Bir o yana bir bu yana gidiyor.. Ya da oyuncaklar bir o yana bir bu yana gidiyor(!).. Ta ki annecik görünene kadar. Anneciği görür görmez elimizde hangi oyuncak varsa bırakıp hemen anneciğin bacaklarına tırmanmaya çalışıyoruz.. Burda da güzel güzel oynarken fotoğrafını çekeyim dedim.. Ama makinenin sesini duyar duymaz anneye doğru emeklenmeye başlandı:)


Bir kez daha çekeyim diyene kadar dibime kadar geliverdi.. Bu yüzden bana doğru gelmesi ancak bir fotoğraf karesiyle gösterilebildi:) miniğim benim...


Bu da son meraklarımızdan.. Kapının arkasına gidilip kapıya tutunarak ayağa kalkmaya çalışıyoruz.. Yalnız tutunacağı hiçbir girinti olmadığı için çoğu zaman başarısızlıkla sonuçlanıyor..


Evet yine arkada gizlenmiş Atike'nin kapıya tırmanmasını görüntülemek isteyen anne fotoğraf makinesinin sesi ile kendini ele vermiş oldu.. Atikecik de kapıyı bırakıp ne yaptı dersiniz?





Tabiki anneye doğru koşar adımlarla emekleme başladı.. Tabi burda bu kadar etkili olan şey fotoğraf makinesinin ışığı olabilir ama ben yine de bu etkeni görmezden geliyorum.. Kızım bana geliyor, yalnızca bana, fotoğraf makinesine değil :)