evin her kısmını didik didik karıştırma işi tam gaz devam ediyor. bu dolap özellikle favorisi.. ben de çok karışmamaya gayret ediyorum.. en azından ona zarar verecek şeylerin olmadığı bir dolap.. karıştırma ihtiyacını burada karşılasın yavrucak..
en son 8 dişte kaldık.. uzun zamandır yeni dişlerin acısını çekiyoruz ama bir türlü teşrif etmiyorlar kendileri.. özelikle "çoğul ek" kullandım, malum bizim kız öyle teker teker diş çıkarmaya çok alışık değil. çifter ya da dörderi tercih ediyoruz genellikle:)
koltuğa çıkmayı bir şekilde başarmışsa ilk işi kitaplığı karıştırmaya başlamak oluyordu. ben de öncelikli olarak bir iki rafı boşalttım.. ama bir iki ay geçince üstteki raflara da uzanmaya başlayınca kitaplığımız başka bir odaya taşındı.... önüne de bir kaç eşya konuldu ki, Atike hanım uzanamasın.. başarılı olduk mu? evet olduk:)
saçları kesilmeden önceki hali.. önleri uzamıştı ve gözüne girmeye başlamıştı.. ben de her türlü toka çeşidini eve taşıdım. ama hiçbirini başında tutmadı.. o inat etti, ben inat ettim. ama sonunda ben yenilgi bayrağını çektim ve teyzemizin önüne oturduk, önleri kısaltıp düzelttirdik.. artık toka derdi yok, özgürüz:)))))))
terliyken saçlarını havaya kaldırmayı çok seviyorum dağınık ama çok şirin bir görüntü oluyor..
yanağında bariz bir şekilde görünen morluk da yataktan düşmeden kalan nişanımız.. ikinci yataktan düşme vakası. biri beş aylıkken olmuştu.. bir de bir yaşında.. Artık kızım büyüdü bir daha düşmez herhalde diye düşündüğüm günlere rastlamış olması da manidar.. ikinci düşme vakasından sonra yatak odamızda beklenen değişimi biz de yaptık.. ve yatağın bir tarafını duvara dayadık.. artık kızımı korkmadan yatağa alabiliyorum.. çok rahatmış herkese tavsiye ederiz..
burada kitaplar vardı karıştırıyordum, nerde onlar?
"yakarım ortalığı ulen"
çok çok uzun zaman önce, neredeyse iki ay önce Kuaybe İstanbul'a gelmişti.. bir cevahir macerası atlattıktan sonra "çocuklu kadın kısmısının dışarda yemek neyine hadi evimize gidelim de rahat rahat oturalım" dedik.. bu fotoğraflar o günlerden kalma.. bir türlü yüklemek nasip olmadı( her zamanki gibi:)
Yusufçuk Atike'yi seviyor.(çaktırmadan Atike'nin gözüne ya da nereye rast gelirse parmağını sokmaya çalışıyor.. )
Fethiye teyzesi iki birbirinden aktif ve dinamik bebeyi kucağına hem de aynı anda alma girişiminde bulundu:) işte sonuç:)) rahat durdular mı ? tabiki hayır:)
oyuncakları iyice artmıştı benim minik prensesimin.. biz de koçtaştan bu şirin hayvancığı aldık.. şimdi "onun içine tek tek oyuncaklarını atıp, tek tek çıkarmaca" oynuyor:)
gelelim doom günümüze:)
doom günümüzden bir iki gün önce babaannemiz geldi.. aslında baştan piknik yapma planlarımız vardı... sonra annemlere gitmeye karar verdik..
babamın etrafını kızlar sarmış.. biri atike biri alt komşumuzun kızı hilal.. diğeri de ablamın kızı elif.. babam mı? o hlinden çok memnun...
Atike ve Elif'in aralarında 13 ay var. bir yaş gibi.. ve maaşallah çok iyi geçiniyorlar.. kızımın da Elif gibi kendinden küçükleri koruyup kollayan bir bebek olmasını istiyorum.. inşaallah ona benzer...(amin)
fotoğrafların sırası biraz bozulmuş.. daldan dala atlıyor gibiyim:)
yusuf "ciciş" mi yapıyor? hayıııııııııııııır... çaktırmadan bizimkine bir tokat inecek az sonra:))))
biz anneler ya da arkadaşlar diyeyim muhabbet etme ve fotoğraf çektirme sevdasındayken arka plandaki bebelere bakın:))))
doğum günü masamız.. ablama kocaman alkış:))) biz pastayı götürdük giderken ..biraz da kurabiye ve poğaça geriye kalanlar ablam ve annemin marifetleri...
bizim kız Ahmet Hamdi'nin bisikletini çok sevdi.. abisi de aldı onu önüne, beraberce gezdiler:) tabi bir büyük! eşliğinde....
babaannemiz, babamız, annemiz ve doom günü çocuğu:)) arkasına sakladığı pile bakar mısınız? bizim görmediğimiz bir anda ilk iş ağza atmak olacak..
bu da bizim cam güzeli:)
mumları üflemek meselesi kızıcığıma çok yabancıydı. ama seneye var gücüyle üfleyecek eminim...
üstündekiler de teyzemizin hediyesi...
bu aralar telefondaki melodiler en sevdiği şey.. bize "ah ah" diyerek açtırıyor.. sonra bittikçe kendi değiştiriyor.. ilk zamanlar inanamamıştım.. öyle tevafuken bastı zannemiştim ama sonra bilinçli bir şekilde hep aynı yere bastığını farkettim.. bir ileri bir geri tuşu.. yahu sen daha bebeksin kızım, nasıl gördün nereye bastığımı da nasıl parmaklarını o hizada tutup basman gereken yere bastın.. Allahım sen nazarlardan koru kızımı...(amin)
gelelim son havadislere:
kreşe başladık.. mayısın ortalarında babaannemiz gitti.. anneannemiz de ondan bir ay önce gitmişti. artık başbaşayız ve kızım kreşe başladı... bırakırken çok ağlıyor ve aldığımda beni çok özlemiş olduğu için eve gittikten sonra yatana kadar yapışık ikizler gibi geziyoruz..
hastayız..geçen cuma ishal ve ateş başladı. gece çok şiddetlendi... 3.5 satte bir bile fitil vediğim oldu. yıkadık, ıslattık ve bir şekilde geceyi geçirip ertesi gün doktorumuza gittik.. kaka ve kan tahlili istedi.. doktora gittiğimizde zaten çok ağlayan Atike daha tam kenidine gelmeden kanı da alınınca ağlamaktan bihal oldu.. ishaldi ama sıklığı değil, sıvı olması daha ağır basıyordu.. bu yüzden bekledik, bekledik, bekledik.. akşam oluyordu ve doktorumuz artık çıkacaktı, biz de hazırlanmaya başlamıştık ki.. kızımdan o beklenen ses duyuldu:)))) hemen hızlıca altını alıp labaratuvara verdik ama o bir kaç dakika içinde bile sanki koku bütün koridora yayılmıştı... hastalıktan olsa gerek çok kötü bir kokuyordu kakası... evet kanında da kakasında da aynı sonuçlar çıkmıştı ..bu günlerde yaygın olan salgın kızımı da bulmuştu.. pek tabiki iğne yazıldı karnemize ve ondan sonra başlanacak antibiyotik.. bugün çarşamba, kızımın hala ishali durmadı. gecede iki kez uyanıp kaka yapıyor ve üstünü baştan aşağı değiştiriyoruz. hatta bugün sabah 6.30'ta banyo bile yaptırmak zorunda kaldık, çünkü silmekle olacak gibi değildi..Allah bizim ve bütün ane-babaların yardımcısı olsun.. hastalık çok zor, hele bebekte çok daha zor.. inşaallah daha kötülerini vermesin rabbim...........