27 Ağustos 2008 Çarşamba

Mutfakta annnesi birşeyler yapmaya çalışırken yanında kızı da kendini yemek olarak hazırlıyor:) tencerenin içine de bir yakışmış ki "yeme de yanında yat":) kitap okuması da şahane...tersten okumaya başladı bizimki.... arada bir Bursa maceramız olmuştu.. oraya giderken yolda uyuyunca rahat etsin diye arka koltuğa yatırdım... uyanıkken güneş vurunca deliye dönüyor ama uyurken güneş hiç problem olmuyor...



bu da nikahtan bir kare....gelinle damatın düzgün bir fotoğrafını çekmeyi başaramamışım... ben de güzel kızımı düğün hatırası olarak koyayım dedim:)



bir gün Atike'yi oyalamak için pencerenin kenarından dışarı bakıyorduk.... perdenin arkasına girip çıkmak birden hoşuna gitti hanımefendinin.... o günden beri arada bir aklına geliyor ve bir türlü bıkmak bilmiyor.. en yeni gözdemiz bu sıralar bu oyun....



bazen de çamaşır makinesinin örtüsünü perde olarak kullanıyor:)






geçenlerde bir çay bahçesine gittik bir akşam.. bizimki başta uslu uslu oturdu...






sonra bizim yediğimiz dondurmalara dadandı.. kaşığın ucu bir süre sonra kafi gelmemeye başladı... çok sevdi kendileri ilk defa tattığı bu lezzeti..






sonra sıkılıp etrafı inceleme çalışmalarımız başladı.. sandalyeden sarkmalar.. gelene geçene adde diyerek el sallamalar...









bir süre sonra iyice sıkılıp inmeye çalışınca gezdirmeye karar verdim.. yalnız hiç durmayan,yorulmayan, sürekli birşeyleri incelemek,dokunmak isteyen bir Atike bu.. öyle olunca annesini bezdirmesi o kadar kolay oluyor ki....









biraz dinlenme molası..... :)


kalkmamıza yakın bir kadının ağzından şu cümleyi duydum..." ay şuna bakar mısın? hiç durmuyor"
herşeye rağmen çok güzel bir geceydi. şöyle denize karşı oturup o havayı tenefüs etmek....
kızım "anne gel..." diyor
"su" diyor ama nasıl söylediğini bir türlü yazamadım.. çok ilginç bir su bu.. anlamam çok zaman aldı.. "du"ya da benziyor, "şu"ya da benziyor... biraz pelteklikte var.. ama çok güzel söylüyor...









16 Ağustos 2008 Cumartesi

Bursa'nın ufak tefek taşları.....

Temmuz'un son haftasında bir nikah münasebetiyle Bursa'ya gittik.. Bana ve Atike'ye çok iyi geldi.. Çok fazla zamanımız yoktu ama olanı en iyi şekilde değerlendirmeye çalıştık... Yolda kahvaltı yapmak için durduğumuz yer..Açık büfe kahvaltı vardı.... kızımla yapılan kahvaltılarda insan ne yediğini çok anlamıyor ama herşeye rağmen çok güzeldi...
(_bakmayın böyle uslu uslu oturduğuna, bir kaç dakika zaman vermişti bize:)

hanımefendi için mama sandalyesi istedik ama 5 dk. ancak durmuştur... sonrasında onu oyalarken yemek yemek zorundaydık ve bunu nöbetleşe yaptık..



küçük bir havuz vardı hemen kenarda onun yanında da çocuk parkı... parklarla çok haşır neşir değiliz aslında.. kaydırağı çok anlamasa da salıncağı sevdi.. evdeki ile bunun arasındaki fark ne hiç anlamadım... galiba evde uyutmak için koyduğumuzu anlıyor:)




tepeden olmasa dave yardımla olsa da) yine de kaymayı başardı miniğim:)
biraz da tahteravalliye binelim....









çok sevdim ben bu işi.. bi daha yapalım bi daha:)





havuzu çok sevdi... suyu da zaten çok seviyor.. banyo yapmayı, muslukla oynamayı, su içmeyi, içmediği kısmı yere dökmeyi, sonra onu yaydırmayı, bir kısmını bacağına koluna döküp döküp bana bakmayı çok sever kendileri...havuz da pek tabiki bu sebepten çok cazip göründü miniğime..içine atlamamsı için zaptedebilmek çok zor oldu çooook!












baba birazcık girsem olmaz mı? lütfen baba lütfen!









yaaaaaa! durmıyorum ama ben burda.. nasıl geçilir burdan yaaaa....


nikahımız öğle saatlerindeydi... biz daha erken gidince bursada yaşayan bir arkadaşımı da oraya çağırdık.onu görebilmek çok güzeldi... bebek bekliyor 8. ayında.. onun da bir kızı olacak inşaallah.. bizimkine yolacak bir kardeş geliyor:)

nikahın sonuna da başka bir arkadaşım yine oraya geldi sağolsun.. zaman az olunca değişik çözümler bulunuyor maalesef.. onunla da nikah çıkışı görüşebildik.. ikisini de çok özlemişim..

dönüş yolunda yol yapım çalışmasına takıldık... bu yüzden uğrarız diye düşündüğümüz yerleri es geçtik.. kızım da sağolsun yolllarda uyuyunca yolu da rahat atlatmış olduk.. bana da kızıma da bir günlük tatil oluverdi bu düğün... istanbuldan çıkmak bi le insana yetiyor bazen.. bu şehir insanı o kadar çok yoruyorki insan dışarı çıkınca farkediyor...


gelelim 15. ay gelişmelerine.... kızım artık herşeyleri anlatmaya başladı... artık onun bir bebek değil bir çocuk olduğunu hissetmeye başladım...gülüyor eğleniyor beni eğlendiriyor bana şakalar yapıyor...

acıdı diyor.. düştü bacağı biraz sürtünmüş.. neren acıdı kızım dediynce her seferinde orayı gösteriyor.. bir de bir yeri acıyınca öptürüyor.. biz bak acıdı gel öp deiynce de gelip bizim gösterdiğimiz yeri öpüyor...

bye bye yapıyor yaparken de baaa baaa diyor...

elimizi öpüyor... bayrama kadar alna götürmeyi de öğretiriz inşaallah..

yanağmızı da öpüyor..

iştahı bir açılıyor bir kapanıyor.. ama her halükarda karpuzu çok severek yiyor...

kendi yeme merakı sardı bizimkini..çatalına taktırıyor yiyeceği lokmayı ve mutlaka kendi götürüyor ağzına..bizim müdahalemiden hiç hoşlanmıyor... tabağına lokmaları koyuyorum kend yiyor bazen.. tabi hertarafa döke saça..diyorum bazen atike büyüdükten sonra evi baştan aşağı yenilemek lazım.. nasıl düzelir hiç bilinmez..

su içmeyi çok seviyor.. su damacanasının başına gidip gösteriyor ne istediğini.. benim içirmeme de izin vermiyor illaki kendi içecek... ama ben biliyorum derdini... onun derdi bardağın geri kalan kısmını halıların üzerine dökmek... yaz günü çabuk kurur diye ben de şimdilik çok fazla müdahale etmiyorum ama kışa kadar bu huyunun düzelmesi lazım..

annem cim cim oyunun öğretti.. ellerini üst üate getirip cimcikliyor gibi bir oyun.. çok şirin yapıyor ama sonra koli koli yapması lazım orda alkışlamayı tercih ediyor:) (yapamadığını belli etmeyecek ya bir şekilde kamfle etmeye çalışıyor)
alttan iki tane daha dişi çıkıyor...artık 10 dişimiz var...

hala ısrıyor..... niye yapıyor bunu anlamıyorum ama bir türlü de vazgeçmeyecek gibi gözüküyor...bizi ısırması bir şey değilde kreşteki çocukları d ısırıyormuş.. bir anne için bunu duymak çok can sıkıcı.. nasıl düzeltirim bilmiyorum ama galba bir süre daha bu problemle başbaşayız...