13 Nisan 2008 Pazar

YÜRÜYEN ATİKE

Bir pazartesi günü Atike ile oyun oynarken onu dağıtma konusunda özgür bıraktım ve ortaya çıkan tablo bu:) Atike çok istikrarlı bir çocuk. Bir ona, bir buna saldırmıyor. Belli "yer"leri var. Mesela mutfakta sadece ocağın altındaki dolap. Holde ayakkabı dolabı. Yatak odasında ise aynamın altındaki çekmecelerden en alttaki ve kendi eşyalarının olduğu çamaşırlıktaki alttan üç çekmecenin tamamı. Salonda ise konsolun ilk kapağı.. Fırsat bulduğunda hangi odadaysa belirlediği yer neyse hemen onu karıştırmaya başlıyor.. Yatak odasında bütün eşyaları dökmeyi tercih ederken, ayakkabılıkta ise benim babet ayakkabılarım ilk tercihi.. Mutfakta ise mama kutuları ilk alınan.. Eğer önlere koyulmamışsa, kolunu derinlere uzatarak onları bulup çıkarıyor:)
Benim sesimi çıkarmadığımı farkedince yeni sulara açılmaya karar verdi miniğim.. Ve bezlerini koyduğum yerden itinayla, tek tek hepsini çıkarıp yere attı:)



Birazcık da ayısıyla sohbet etti kuzucuğum:)
Odanın en son hali de bunun gibi bişey işte.. Atike hevesini alıp dağıtmaktan vazgeçince annesi odayı tekrar eski haline getirdi.. Acaba doğru olan yöntem bu mu çok merak ediyorum. Yani çocukları kendi haline bırakıp denemelerine fırsat mı verilmeli, yoksa bazı yerlerde sınırları olduğunu öğretip "hayır"ı mı öğretmeli? Ama Atike ben "hayır" deyince bana gülüyor:) O gülünce ben de gülüyorum. Acaba "hayır" nasıl öğretilir ki...



Bu da kaşık havası oynayan Atikecik:) Aslında bu yazmayla, battaniyesiyle ya da bu boylarda bulduğu bütün kumaşlarla benim güzel kızım "ceee!" yapıyor bize.. Hiç bıkmadan usanmadan dakikalarca yüzünü örtüp örtüp tekrar açıyor... Biz de her defasında "ceeee" deyip gülüyoruz.. Bu sefer elinden hiç düşürmediği kaşıkları da çıkıvermiş fotoğrafımızda.. Eee onlar olmasa biz ne yapardık. Bizim canımız, diş kaşıyıcılarımız bazen biri bile işimizi görmüyor, ikisini aynı anda kullanıyoruz:)



Bebek arabası benim tek başınayken Atike'yi dışarı çıkarabilmem için biraz ağırca.. Ben de baston alma arifesindeyim.. En hafif bastonlar 4 kilo civarında .. Poşet ise gramlık bişey.. Acaba kızımı poşete koyup taşısam nasıl olur:)
Bu soruya Atike de gülmüş zaten:))))))






Kızım artık yürüyor:) Maaşallah..
Bu fotoğraflar da önceki haftalarda çekilmiş duvarlarda gezmece oyunlarından. Yürüme fotolarını ya da videosunu en yakın zamanda ekleyeceğim inşaallah..






















7 Nisan 2008 Pazartesi

Atikem'in oyuncakları

Uzun süredir aklımdaydı Atike'nin oyuncaklarıyla ilgili bir yazı yazmak. Ama bir türlü yazmaya fırsatım olmamıştı.

Bu oyuncağımız "atlı karınca". Üstünden basınca atlar dönmeye başlıyor, aynı zamanda içinde ışıklar yanıyor, bir de -şu okullarda zil niyetine çalan yeni moda icat- müzikler de çalıyor.. Kızımın çıngırak ve diş kaşıyıcı cinsinden oyuncaklarından sonraki ilk gerçek anlamda oyuncaklarından biri. Neredeyse 6 aydır Atike onunla oynuyor ve hala kızımın ilgisini çekebiliyor.. Bu günlerde atlardan biri yerinden çıkmaya başladı .. Galiba "beni bırakın" diyor ama biz onu bırakmaya niyetli değiliz..
Bu da ünlü Mike'ımız.. Reklamlarda çıkarken çok hoşuma gitmişti, zannediyorum o zamanlar daha hamileydim.. Artık bizim de Mike'ımız var.. Atike'ye konuşması çok ilginç geliyor, konuşunca onu dinleyip gülüyor.. Benim konuşturmadığım zamanlardaki fonksiyonu diş kaşıyıcıdan öte gitmiyor. Parçaları da kolay ayrılabildiğinden ve kızımın bulduğu her küçük cismi ağzına atma eğiliminden dolayı odada bulunmadığımız zamanlarda vermemeye dikkat ediyoruz..

Gelelim kule sevdamıza.. Bunları teyzesi vermişti kızıma... Oyuncakçıda görmüştüm +6m yazıyordu . Yani 6 aylıktan büyük bebekler için ideal. Ben de kızıma oynaması için epey duygusal baskı yaptım galiba... Aslında tek istediğim onları üst üste dizip bir kule yapmasıydı. Ama Atike onları başta ağzına sokmayı tercih etti.. Sonradan birbirlerine çarptığında çıkan ses hoşuna gitti. Birbirlerine çarpmaya başladı.. Daha sonraki evrede -muhtemelen ablamın oğlunda gördü- yerlere araba gibi sürtüp "burrrm" türü sesler çıkardı.. Araba işlevi de gördü bizim kuleler:)


Ben de "inatçı anne" moduna girip "illa benim kızım kule yapacak" dedim galiba. Bu sefer onları sevmemiş olabilir, ben de başka bir kule çeşidi alayım bari dedim. Ve gittim bu kutucukları aldım.. Ama bu kutucuklar da bir türlü kule olmadı, iç içe geçme fonksiyonu Atike'ye daha cazip geldi, iç içe geçirildiler.. Hatta her birinin ağız kısmında olan "kauçuk cinsi halka" müthiş bir diş kaşıyıcı oldu.. Ve ince uzun oyuncaklarını kutularının içine koyup çay karıştırır gibi yaptı, çıkan sesler yine kızımın çok hoşuna gitti. Ama kule yapmamakta direndi durdu..


Ben vazgeçmedim. Bu sefer de "uzunca bir çubuğa geçirilebilen halkacıklar" aldım, mantıkta bu da bir nevi kule idi.. "Bunu kesin sevecek" dedim, nerden bilebilirdim bu çubuğun ağza çok kolay girebileceğini:) ve halkaların yumuşak olduğunu, bu yüzden de çok kolay ısırılabileceğini... olmadı, olmadı, olmadı....
Poşetten çıkardığı şeyi yine poşete sokmayı bilen, kavanozun kapağını kavonaza kapamaya çalışan, Tv kumandasını televizyona doğru tutup düğmelerine basan, oyuncak telefon ya da diğer telefonları kulağına tutup "dıgıl dıgıl" konuşmaya çalışan benim kızım bilinçli olarak kule yapmamayı tercih etti.. Ben de bıraktım..... Veeeeee.....
Bu hafta otururken önümde kutucuklar vardı, ben de birinin üstüne gelecek kutuyu Atike'nin eline verip "koy kızım" dedim ve rahatlıkla koyuverdi.(maaşallah) Sonra diğeri, sonra diğeri derken kulemiz oluverdi. Sonra bir de kendini alkışladı.. :)
Demek ki neymiş, Atike herşey gibi kuleyi de canı isteyince yaparmış. Annesinin tüm "ay sendromları" Atike için hiç de önemli değilmiş. O "nev-i şahsına münhasır" bir bebekmiş. Ay may onu enterese etmezmiş. O kendi canı isteyince heşeyi yaparmış, zorlamaya da gerek yokmuş:)
Atike'ye ne zaman kitap alsam diye sabırsızlanıp durdum aylardır. Ama artık kendimi tutamadım ve gittim bu bez kitaplardan aldım. Kitapçıya her gittiğimde gidip biraz inceliyordum bez kitapları. Telefon şeklinde ve ahizeli olmasından dolayı kızımın daha çok ilgisini çekeceği için "bez telefon"dan başladık. Diğerlerini de teker teker alırız inşaallah.. Ahizesini kulağıma koyup "alo" dedim, bir iki defa da onun kulağına tuttum maaşallah hemen kavradı. Şimdi "hani kızım alo" deyince hemen ilk bulduğu şeyi kulağına götürüveriyor:)


Oyuncak yazımız aslında bitmedi. Diğerlerini de başka bir seferde anlatırım inş...
Gelelim Atike'nin hayatındaki son gelişmelere..

Televizyonumuzun altında küçük bir sehpamız vardı.. Atike emeklemeye başladığından beri bizi korkutuyordu.. Ama Atike'ye zarar vermeyecek bir sehpa modeli bulamıyorduk. En sonunda yüksekliği, çekmecesizliği, ağırlığı ve açılacak yerlerinin yukarıda oluşu sebebiyle bu model hoşumuza gitti ve aldık, artık rahatız.. Ne yaparsa yapsın sallayamıyor, uzanıp tutunmayı becerebiliyor ama o şekilde bile sehpayı sallayamadı. Şükrüler olsun içimiz rahat artık. Rabbim tüm çocuklarla birlikte bizimkini de korusun inşaallah..





Bütün diş kaşıyıcılarımız bir yana, bu kaşıklar bir yana.. Yemek yemek için çok kullanamadık maalesef.. Ama diş kaşıyıcı olarak bire bir.
"Ağzınızın en dip köşelerine ustalıkla ulaşabilen bir model. Elinizden düşüremeyeceksiniz:)"



Şeyda teyzemizin nikahına giderken.. Şeyda teyzemiz Mustafa amcamızla evlendi.. Biz de ailecek hem bir Eyüp gezisi yapmış olduk, hem de bu güzel olaya şahid olmuş olduk. Nikahta çektiğimiz fotoğraflar çok güzel çıkmadığı için ancak bu fotoğrafı koyabildik o günün anısına:)
Gelelim kızımın hayatındaki en son havadislere:)
Artık "anne" diyor.. Aslında daha çok "adde" diyor, ama biz anne demek istediğini düşünüyoruz. Çok keyfi yerindeyse Atike dediğimizde "atite" diye karşılık veriyor..(maaşallah)
Bir de adım atma işini iyice ilerlettik, galiba buna artık "yürüme" diyebiliriz. Adım sayısı günden güne artıyor ve en güzeli artık elini bırakıp gitmeye başladı. Özellikle önündeki mesafe kısaysa yani gözüne kestirdiği bir yerse, ellerini bırakıp "yavaş ve emin" adımlarla hedefe varıyor:) ( maaşallah)

Bir de bizim beğeneceğimiz, güzel birşey yapmışsa kendini alkışlıyor....(maaşallah)
"Bay bay" yapması iyice güzelleşti.. Benim ya da babasının evden çıkacağını anlıyor( giyinişimizden olsa gerek) ve hemen "bay bay" yapmaya başlıyor:) (maaşallah)
Doğum gününe çok az kaldı. Sadece 15 günüm var, ama ben ne yapacağımı hiç düşünmedim. Ne yapsam acaba? Orjinal hiçbirşey aklıma gelmiyor:(